23 Eylül 2012 Pazar

RENOVASYON, SOKAK SANATI VE RANT...


İstanbul'un en eski ve de en renkli semtlerinden Tarlabaşı'nda "KENTSEL DÖNÜŞÜM" adı altında "RANTSAL DÖNÜŞÜM" projesi hayata geçiriliyor. Evet şartlara baktığınız zaman buralarda değil insan, hayvanı bağlasan durmaz. Mahalle sakinleriyle yaptığım sohbette, çok ilginç şeylerle karşılaştım.  5 katlı binanın dörtte bir hissesine sahip Mardinli ailenin söyledikleri şöyle :
"Hissemiz karşılığında bize 100 bin lira değer biçtiler. Biz de kabul etmedik. Parayı bankaya yatırıp binayı polis zoruyla tahliye ettiler. Şimdi biz ne yapalım. " (Aile mahkeme kararını bekliyor)
Benzeri çok sayıdaki ailelerin çığlığına kulak tıkamak mümkün mü...

Öte yandan inşaat şirketi son sürat yıkıyor ve metrekaresi 7500 dolardan pazarlıyor Tarlabaşı'nı.
50 metrekarelik bir ofis alalım deseniz 7500x50=375 bin dolar. Bu da yaklaşık 675 bin lira eder.
Evet rakamlar arasındaki uçurum ortada.
İnşaatlar bir taraftan süredursun hayat da devam ediyor.


Tekir, kumru tahliye edilememiş.
Şimdilik.


Yarın ne olur ve onların başını ne gelir bilinmez...
Zira ocaklarına incir ağacı dikilmiş.

Esasında bir konuda dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu gördüğünüz binaların birçoğu tarihi eser niteliğinde. Kimbilir ne hikâyeler görmüş geçirmiş hepsi. Mardinli ailenin anlattıklarına göre, terör yüzünden yerlerini yurtlarını terk edip Tarlabaşı'na yerleşmişler. Tarlabaşı'nın daha önceki sakinleri olan gayrimüslimler de, yerlerini yuvalarını bırakmak zorunda kalmışlardı. Mimari yapısıyla bir dönemi yansıtan semtteki binaların bir çoğu, rantsal değişim nedeniyle yıkılacak. Yerlerine ise "REZİDANS" (ne menem bir şeyse) diye adlandırdıkları binalar yapılacak.


Şu binaya bakın. Savaştan çıkmış gibi. O kadar çok hikayeler barındırıyor ki aslında. İnsan ister istemez binaları çizenlerin ve burada birçok anısını bırakıp gidenlerin torunları nerede diye merak ediyor...

Evler boşaltıldıktan sonra buralar çevreden gelen kimi "ziyaretçilerin" akınına uğramış. Genlerimizde imza atma merakı olduğu için köpekler gibi geçtiğimiz her yere işaret bırakıyoruz. 
Bir de kedilere, kuşlara eşlik eden duvar resimleri.



Peki ya Fransız ziyaretçilere ne demeli? "Les murs murmurent" (duvarlar mırıldanır). Anlaşılan Tarlabaşı'ndan Subo geçmiş :)


Ve Tarlabaşı'nda birçok yerli ve yabancı sanatçının katıldığı Street Art Festivali gerçekleştirildi. Sanatçıların icralarını canlı olarak izleyebilmeyi çok isterdik, ne yazık ki mümkün olmadı.


   Ufaklıkların oturduğu merdivenlerin tam karşısındaki 4 katlı kâgir binanın tamamı sanat eserleri ile dolu. Street Art İstanbul 2012'de, "Renovation Tarlabaşı" adı altında muhteşem bir etkinlik gerçekleşmiş (16 Eylül'de). Babamla binadan içeri giriyoruz, bizi "hayallere" doğru buyur ediyor binanın basamakları.


İçeri girdiğimizde Ezgi Sönmez'in eseri ile karşılaşıyoruz.
Her katta farklı farklı eserler var. Bir de her katta "10 numara kübist" sanatçılar var anlaşılan. Neyse ki biz  de  "10 numara kübistiz". Kendimizi şekiller arasında yaşanmışlık duygusunu "10 numara" yansıtan sanatçıların çeşitli imgelemlerinin anlamlarını yorumlayarak buluyoruz babamla. 


Babam fotoğrafı çekerken beni de yakalamış bu karede.


Yaşanmışlık daha güzel nasıl ifade edilir bilemiyorum!






"Renovation Tarlabaşı"na katılan sanatçılar yaşadıkları "haz" ve "tatmin" duygularını duvara aktarmış.


Tarlabaşı'nın yıkım/renovasyon'a uğrayan bölgesinde dışardan baktığınız zaman hiçbir yaşam belirtisi görünmüyor. Ancak, binaların içine girip detaylı dolaştığınız zaman küçük de olsa bölge sakinlerine rastlamak mümkün.

Ufaklığın elindeki oyuncağı (!) görüyor musunuz? Tek başına bu graffiti bile Tarlabaşı'nın içinde bulunduğu durumu yeteri kadar özetliyor.

Sanatçılar, bina sakini olan çöplerden atık toplayan emekçiyi de çok güzel betimlemiş.

Tarlabaşı'nın üst kısımlarında yıkım sürerken, Kasımpaşa'ya yakın olan bölgelerinde ise büyük bir tedirginlik var. İnsanlar "Evlerimizden ne zaman çıkarılacağız?" korkusuyla yastığa başını koyuyor. Her şeye rağmen yaşam da devam ediyor.
İspanya'da bir süre önce, 80 yaşındaki işgüzar bir hanım teyzemiz, Hz. İsa resmini "yenilemek" ya da diğer anlamıyla "restore" etmek istemiş, ancak sonuç yukarıdaki resimde de göreceğiniz gibi olmuştu.
Sanatçı "Next Renovation in Tarlabaşı" diyerek, durumu yerinde sözlerle hicvetmiş.
Umarız ki, Tarlabaşı'nın yenilenecek hâli, Hz. İsa'nın tasviri gibi "iyi niyetli" çabaların kurbanı olmaz. 


Not- Bu yazı ve fotoğraflar kızım Yaseminle birlikte ortak bir çalışmanın ürünüdür.

Işığımın yettiği kadar...
Minnetle.