11 Mayıs 2016 Çarşamba

NE YAPSIN VANLI ?

Bildiğiniz gibi 2011 yılında Van'da büyük bir yıkım yaşandı. Deprem Van'da oldu olmasına. Ancak, benim hayatıma da büyük etkisi oldu açıkçası.
Depremin hemen ardından eşim devreye girdi ve "burada da her an deprem olabilir ve çekmecede bekleyen binlerce kareden oluşan arşivin yok olup gidebilir" dedi.
Açıkçası 45 yıldır fotoğraf çekmeme rağmen ne bir sergi açmışlığım, ne de kimseyle paylaşmışlığım vardır fotoğrafları. Eşimin iteklemesiyle bu mecraya girdim ve 2011 yılından itibaren çektiklerimi paylaşmaya başladım. Bu arada sürekli olarak Van'a gitmek istiyorum bir türlü kısmet olmuyor. Neyse geçen sene bu vakitler gittim Van'a. Bu güzelim kenti objektiflerime takılanlarla anlatmaya çalışacağım.
 
İstanbul'dan kalkan uçak alçalmaya başladı...
Aşağıda bütün ihtişamıyla Van gölü.

Bu manzarayı havadan görünce zaten inanılmaz etkilendim.
Van ile ilgili anlatacak çok şey var. Fakat ben objektifimin esiriyim. O ne çekerse ben onu anlatmaya mahkumum. Bu yüzden kimse o nerede, bu nerede demesin. Yoksa ben de biliyorum kedisini, kahvaltısını, Akdamar Adasını, kalesini yazmayı, çizmeyi. Hatta depremden sonra neler oldu, neler oluyor.
En sevdiğim yerler sokaklar olduğu için ayaklarım "yeter" diyene kadar dolaşıyorum.

Yukarda gördüğünüz otların bir kısmı kabuğu soyulup taze olarak tüketilirken, leğendekilerden ise dünyanın en lezzetli peynirleri yapılıyor.


Van Otlu Peyniri.
Dünyanın başka yerinde böyle lezzet var mıdır?
Bilmiyorum açıkçası...
Benim bildiğim rayihası ve lezzeti ile damak çatlatıyor. İstanbul Fatih'deki Kadınlar Pazarı'nda da bulabilirsiniz bu lezzetli peynirleri.










Peynircileri dolaşırken dikkatimi çeken bir başka yiyecek ise tuzlanmış balık oldu. Biliyorsunuzdur (bilmeyende öğrensin) Van Gölü'nde inci kefalinden başka balık (canlı desek daha doğru) yaşamaz. İşte bu endemik tür tuzlanıp Vanlıların mutfağının vazgeçilmezi oluyor.





Dedim ya sokaklar özgürlüğün en güzel yaşandığı yerler.

Ve de acı gerçeklerle karşılaşınca şamar yemiş gibi oluyorsunuz.






Sokaklarda bu türden manzaralarla çok sık karşılaşıyorsunuz. Çok cuzi paralara hem insan, hem de yük taşıyor (tabii bulursa) 3 tekerlekli ilkel taşıtlarıyla köyünü, mezrasını boşaltıp gelen Vanlı.










Ara sokaklar dolup, taşıyor. İşsizlikten sokak kahvelerinde oturup çay içip, sohbet etmekten başka seçenek yok.






Bu manzaralar beni derinden etkiledi.
Van Büyükşehir.
Eeeeeee.
İşsizlik inanılmaz boyutta.
Siyasi çekişmeler yüzünden olan halka oluyor.






Genelde bana şu soru yöneltiliyor "kardeşim göre, göre bunu mu gördün".
Falan da var, filan da var.
İyi de onları da siz çekin paylaşın.
Ben zaten yazının başında söyledim Van'da nelerin olduğunu.

Yandaki renklerin güzelliğine bakar mısınız!
Bu kumaşları kentlisi, köylüsü ayırt etmeden diktirip giyiyor.
Ancak yaşanan terör hadiseleri nedeniyle yürekleri kan ağlıyor bu güzel ruhlu insanların.





Işığımın yettiği kadar.
Minnetle.

Not- Van'da kısa sürede çok sayıda insanla tanıştım. İsimlerinin ne önemi var. Kendilerine buradan bir selam göndermek istedim.