14 Kasım 2013 Perşembe

HOŞ GELDİN KÜP BEBEK

Bu fotoğrafları Mayıs başında çektim. Ancak, bu sene inanılmaz sürprizlerle dolu geçti benim için. Önce ezberleri bozan "GEZİ". Ardından hastalıklar, hapisler...
Kısmet bugüneymiş.
11 Haziran 2012 tarihinde  "BAŞTANKARA'NIN KÜP BEBEKLERİ"ni yayınlamıştım. O zaman işim çıktığı için yavruları görememiştim. Açıkçası bu sene de pek umudum yoktu. Çünkü doğal yaşamı takip etmek sanıldığı kadar kolay olmuyor. İnanın her saniye bir sürpriz doğal yaşamda.
Neyse eşim bir sabah "kedi kuşları yemiş"dedi. Bu tür durumlarda hem çok üzülüyorum, hem de "Doğanın dengesi" diyerek kendimi avutuyorum.

Çimlerin üzerinde tüyleri görünce açıkçası ne yapacağımı şaşırdım. Eşim hemen el fenerini alıp küpün içine baktı ve 2 yavrunun olduğunu söyleyince mutluluğumuzu görmenizi isterdim. Yaklaşık 2.5 dönümlük bir bahçe düşünün etrafı yüksek tellerle çevrili.
Zayıf noktayı arıyorum.
Arayan bulurmuş...

Kapı.

Hain kedinin (kedi severler kusura bakmasın)kapının altından girdiğini tespit ettim ve önlemini aldım. Ancak, kedi deyip geçmeyin. Ne çit, ne dikenli tel, ne kapı. Kedinin giremeyeceği bir yer yok. Tahtayla kapatıp gitmeme rağmen bir sonraki gelişimde sürprizle karşılaştım. Yabani bir kedi bahçeye girip 4 yavru yapmıştı. Konunun dışına çıkıp fazla dağılmamak için kedileri başka bir zamana bırakıp "Küp bebekler"e dönmek istiyorum.
Eşimle birlikte adeta nöbet tutuyoruz küpün etrafında. Bu arada dikkatimi çeken bir şey oldu. Yavrular küpte olmasına rağmen anne, baba sabah küpten çıktı ve bir daha gelmedi. Bir süre sonra yavrulardan biri küpün ağzına geldi ve etrafı seyretmeye başladı. Ben de fotoğraflamaya.
Ben ürkek, o ürkek.

Adeta kedi adımlarıyla hareket ediyorum...
Küpün ağzında tüneyip Dünya ile tanışma yaklaşık 20-25 dakika sürüyor. Sonra pırrrrrrrrrrrrr.

Ben tabi "Mal bulmuş mağribi" gibi sevinçliyim.
Aynı zamanda da tedirginim.
Ya uçarsa...
Biz tabi burun buruna, yanak yanağa, göz göze...
Bir ara kuş olduğunu hatırladı ve "CİK"ledi. Anında anne, baba tepemde pike yapmaya başladı. İyi ki karga değiller. Mazallah adamın gözünü çıkartırlar vallahi.
Yavru benim ne menem bir şey olduğumu pek kestiremedi.
Ancak, zararsız olduğumu fark etti herhalde...

Bu fırsat elime bir daha geçmez diye spor müsabakasında görev yapan gazeteci modundayım. Allah ne verdiyse çekiyorum. Deklanşör sesinden başka bir şey duyulmuyor. Seriye bağladım ya.
Tutana aşk olsun..

Çok küçük ve çaresiz aslında...
Tüylerine dikkatli bakıldığında daha gelişimini tamamlamadığı gözle görülüyor.
Kısa mesafeli uçuşlar yapıyor ve sürekli dinliyor.
Bir ara "Ya rahat bırak beni" dercesine avazının çıktığı kadar cikkkkkkkkledi...
Ne mümkün.
Güzellik karşısında o kadar etkilendim ki bırakır mıyım...
Şu güzelliğe bakın.
Renkleri ayrı, duruşu ayrı.
Hele, hele tüylere bakın Allah aşkına.
Aslında işin doğrusu "IŞIK" güzel olunca emekler boşa gitmiyor.
Daha kanat kasları yeterince güçlü olmadığı için kısa uçuşlarla denemeler yapıyor.
Evet bu kadar yeter dercesine son kez bana bir ötüş gönderdikten sonra komşunun bahçesine doğru süzüldü.
Daha fazla özgürlüğüne müdahale etmenin doğru olmayacağına kanaat getirdim.




"Işığımın yettiği kadar"...
Minnetle.