23 Şubat 2015 Pazartesi

SEN NEYMİŞSİN KAR, ORMAN BİLE YANDI...

Malum geçtiğimiz günlerde kar nedeniyle ülke her zamanki gibi felç oldu. Ben de çareyi kentten kaçmakta buldum. Kaçmayıp da ne yapayım zaten. Yağışsız havada araba kullanmayı bilmeyen görgüsüzler, karlı havada hiç bir önlem almadan trafiğe çıkıyor. Gerisini siz tahmin edin İstanbul'da trafiğin. Neyse "ben doğaya, doğa bana alışkın nasıl olsa"deyip dağ, bayır dolaştım. Bugüne kadar karda çok fotoğraf çektim, ancak sanki bu defa ışıklar daha farklı geldi bana. Bu durumu da "kar"a bağlıyorum.
Fikir vermesi açısından hem siyah-beyaz hem de renkli çekimler yaptım. Yarım saat gibi bir sürenin içerisinde ışıkta nasıl değişmeler olduğunu burada fotoğraflarla göstermeye çalışacağım. Tabi burada konuma göre kardan kaynaklanan ışık yansımalarını da göz ardı etmemek lazım. 
Önce bir tepeden köyü görüntüledim. Gökyüzü görüldüğü gibi inanılmaz ışık oyunlarına gebe. Bu yüzden çok hızlı hareket etmem lazım. Ve maraton başlıyor. Bu gördüğünüz konumdan sola doğru koşturmaya başlıyorum.Yokuş aşağı inerken bu manzarayla karşılaştım.   
Ardından bu.

Şu ışıklara bakın allah aşkına. Çok hızlı hareket etmem lazım, çünkü güneş hızlı hareket ediyor. Gerçi yetişmek mümkün değil güneşin hızına. Artık yetişebildiğim kadar. Çok da kolay olmuyor aslında bu kadar hızlı hareket etmek, ısı sıfırın altında ve her yer buz tutmuş. Botlarım çok iyi olmasına rağmen kaç kez düşme tehlikesi geçirdim hızlı hareket edeceğim diye. 
Bu karenin ışıklarıyla bir üstteki kare arasında çok büyük farklılıklar var. Aradaki mesafe ise 50 bilemediniz 75 metre. Yani irtifa olarak daha aşağıda olmama rağmen fotoğraf daha parlak ve flaş etkisi var. Bir önceki fotoğrafta ışığı bu kadar etkileyen unsur ormanın güneşin önüne yaptığı filtre etkisi.

Evet gelelim başlığa koyduğum "ORMAN BİLE YANDI" fotoğrafına. Bu kadar yıldır fotoğraf çekiyorum. Böylesine bir enstantaneyle ilk kez karşılaşıyorum. Açıkçası beni çok etkiledi. Gökyüzü görüldüğü gibi pek de açık değil. Ancak kar nedeniyle meydana gelen ışık yansımaları bu görüntünün yaşanmasına yol açtı. Ben de paylaşmak istedim.



Not- Bu fotoğraflara hiç bir müdahale yoktur. Doğa neyi sundu ise onu fotoğrafladım.



Işığımın yettiği kadar...
Minnetle.

8 Şubat 2015 Pazar

AKŞAM VE SABAH IŞIKLARI EŞLİĞİNDE DİYAFRAM.

Fotoğrafla ilgili herhangi bir ünvan sahibi değilim. Bu yüzden de benim kimseye fotoğraf çekmeyi öğretmek gibi bir haddim asla olamaz. Ancak son zamanlarda gördüğüm ve beni rahatsız eden bazı şeyler var ki bu konuda yazmak benim için farz oldu. Dolaşırken görüyorum ki fotoğraf çeken sayısında her geçen gün artış var. Doğal olarak fotoğraf kurslarında da artış var.
Bu yüzden midir bilemiyorum, gençler sürü halinde dolaşıp anı yakalamaya çalışıyor. Oysa adı üzerinde "ANI YAKALAMA" çok kişiyle birlikte o fotoğraf karesini paylaşırsanız çektiğiniz şey asla "BİRİCİK" olmaz.



Bu kardeşlerim umarım çok güzel fotoğraflar çekmişlerdir. Ancak, burada kaç kişi varsa hepsi birbirinin kopyası olan şeyler çekmiştir büyük bir ihtimalle. Fotoğrafa yeni başlayanlar siz, siz olun kendi başınıza ışığı kovalayın.
Bir diğer hususta bu işe yeni başlamış belli ki özeniyor. Ancak nedir bu dünyanın yükünü sırtına yükleyip fotoğraf çekmeye çıkmak. Sanırsın ünlü bir moda fotoğrafçısı çekime gidiyor. Objektifler, lensler. Tripotlar, üçayaklar falan, filan. Eğer gece çekiminde değilsen uzun pozlama yapmayacaksan 3 ayak taşımak hamallıktan başka bir işe yaramaz. Yine birebir şahit olduğum şeyler. Teknik terimlerle fazla boğuluyor gençler. Kardeşim önce diyafram nedir, enstantane nedir, ışık nedir bunları öğrenin. Sonra çarpanları, bölenleri bokehleri (ne demekse) öğrenirsiniz.
Ben gençlere yardımcı olmak amacıyla 1 hafta boyunca ışığı kovaladım sabit enstantane ile yalnızca diyafram değerleriyle ve de pozlama telafisi ile bazı fotoğraflar çektim.Bunları da  sizlerle paylaşmak istedim. Önce gün batımında çalıştım.
FOTOĞRAFLARA BÜYÜTEREK BAKIN LÜTFEN.


Bu fotoğraflar 35 mm sabit objektifle çekildi. Fikir vermesi için hem renkli, hem de siyah-beyaz çalıştım.

İki gün sonrada sabah gün doğumunu görüntülemeye çalıştım. Yine sabit enstantane, değişik diyafram ve pozlama telafisi ile çektim aşağıdaki fotoğrafları.



Kırmızı ve mavi tonlar tamamen güneşin bulutlara yansımasıyla ilgili. Burada herhangi bir filtre ya da manipülasyon yok. Bulunduğum yerden sola dönünce kırmızı tonları, sağa dönünce de mavi tonları yakaladım. Tek şansım gündoğumunu evimin bahçesinden görüntülüyor olabilmem. 
Lütfen teknik detaylarla boğulmayın. Enstantane ve diyafram kullanmayı iyi öğrenin zaten gerisi gelecektir. 



"Işığımın yettiği kadar"...
Minnetle.