6 Mart 2012 Salı

KAR-KIŞ, TABİAT VE İNSAN

Bu sene tüm yurtta kış oldukça sert geçti. Yıllar sonra hatırlayacağımız kar maceraları yaşadık hepimiz. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte yaşanan olumsuz hava koşullarını çabuk atlatıyoruz aslında.
Belleğim beni yanıltmıyorsa 1987 yılında da sert bir kış yaşamıştık. O dönemde Hürriyet Gazetesi'nde çalışıyordum. İşe çok zor şartlarda gitmiştik. Gitmesine gittik. Ancak, dönmek ne mümkün. Gazete çalışanlarının büyük kısmı 2 gün otelde kalmıştı.
Neyse biz dönelim bugüne...
Baharın müjdecisi olarak bilinen sıcaklığın artması olayına "CEMRE" denilir. Cemre'nin birer hafta arayla havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılır. Cemrenin birincisi havaya 19-20 Şubat, ikincisi 26-27 Şubat suya ve üçüncüsü de 5-6 Mart'ta toprağa düşer.

Her cemrenin düşüşüyle hava sıcaklığı biraz daha artar, tabiat da uyanmaya başlar.
Kardelen adeta Bahar'ı müjdeliyor.
Yoğun geçen Kış'ın ardından karların erimesiyle birlikte hemen yüzlerini gösterdiler. 
Ancak, şu anda geceyle gündüz arasında çok ciddi ısı farklılıkları (10-12 derece) yaşanıyor. Bu da gece don olaylarının yaşanmasına yol açıyor. Kar bitki örtüsünü korurken, don bitkilere ciddi zarar veriyor. Erken uyanan meyve ağaçlarının gözlerinin yanmasına neden oluyor.


Fotoğraflarda da gördüğünüz gibi geceleri yaşanan ısı farkı nedeniyle akarsu yatağında bile bitkiler donuyor. 
Ben her mevsimin kendine ait güzellikleri ve gizemleri olduğunu düşünmüşümdür.
Yeter ki onları keşfetmeyi bilelim.
Bu ayın sonuna kadar dereler çoşkulu akacaktır. Kar bol olunca dereler de bir başka çağıldıyor. En küçük bir su düşen dahi kendi çapında pozlar veriyor. 
Ancak, yakın çevremizde olup da yıllardır keşfedemediğim yerler var ki onları daha önce nasıl görmedim diye hayıflandım açıkçası.
Yaz aylarında bu görüntüleri yakalamak çok zor. Suyun debisi yüksek olunca bir başka çıkıyor akarsuların sesi inanın...
Bu ay, en geç Nisan ayının 15'ine kadar bu türden yerler görmeniz mümkün. 
Burası neresi mi?
İnanın şu anda çevrenizde bulunan bütün ormanlık alanlarda bu türden manzalar bulmanız mümkün. Yeterki sabırlı olun ve ayağınızda da mümkünse lastik çizmeniz olsun. Sonra tabiatın sürprizlerine hazırlıklı olun.
Bunun çevreye pek bir zararı yok...
Peki buna ne demeli?
Burası ormanın derinliklerinde yerleşim yeri olmayan bir yer. 
Bu çekyatın burada ne işi var?
İnsanoğlunu anlamak gerçekten mümkün değil...
Büyüklerimizin bir sözü var "ALLAH İSLAH ETSİN" demekten başka birşey gelmiyor elimden...

Bana bu gezimde rehberlik yapan Zeki Kuş'a teşekkür ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder