17 Mart 2012 Cumartesi

RECEP EFENDİ, MARX VE HAYAT DEVAM EDİYOR...

Havalar bugünlerde fotoğraf çekmek için çok uygun. Ben de ne zaman ışığı görsem kendimi sokaklarda buluyorum. Dolaştıkça hem İstanbul ne kadar değişiyor ona tanıklık ediyorum, hem de böylesine güzel bir kentte yaşadığım için bir kez daha şükrediyorum.
Hangi semtine gitsem beni etkileyecek bir şey muhakkak buluyorum.
Çocukluğumun geçtiği Tophane'den geçerken eski  adı İş ve İşçi Bulma Kurumu olan İşkur'un önünden geçerken duvarındaki bir tabelaya gözüm ilişti. Yüzlerce kez önünden geçmeme rağmen daha önce dikkatimi çekmeyen tabeladaki yazı da, bulunduğu yer de ilginç...
 Recep Efendi'nin türbesi tabelanın ne sağında ne de solunda. Arkasında ise zaten kurum binası var.
Neyse havayı güzel buldum ya, "YÜRÜ KİM TUTAR SENİ" modundayım.
Tophane'yi geçtim Galata Köprüsü'ndeyim. Burada amatör balıkçıdan geçilmiyor.
Ancak, bir Allah'ın çok bilmiş uzmanı çıkıp da, burada yakalanan balıklarda cıva oranının çok yüksek olduğunu anlatmıyor vatandaşa.
Köprüde yürürken objektifime bu balıkçı takıldı. Öyle güzel uyuyor ki, benim de o günkü "BALIĞIM" bu kare oldu açıkçası.
Emekli olduğumdan beri bana en çok sorulan şu oldu: "CANIN SIKILMIYOR MU?" veya "OTURMAKTAN SIKILMIYOR MUSUN?".
Hayat bana şunu öğretti. Genellikle bir uğraşı olmayanlar bu türden soruları üretiyorlar.
Hiçbir uğraşınız yoksa çıkın yürüyün, dolaşın.
Benim o gün yapacak bir işim yoksa önceden belirlediğim bir semte gidiyorum dolaşıyorum.
Yıllara direnen şu binadaki estetiğe bakar mısınız?
Bir de şu güzelim ahşap binaya nazire yapan pembe binaya bakın...
Bu binaların kapı numarası 4'mü, 6'mı?
4 ise 6'yı neden sökmediniz, 6 ise 4 neden duruyor.
Bu karmaşaya yol açanları tebrik ediyorum. Benim için o günün "BONUSU" oldu.
Bir tebrik de çatısını martılardan korumak için dikenli teller koyana gitsin...
Uzaktan Marx'ı görünce açıkçası şaşırdım. "GENÇLERE BAK" dedim.
Şunu bir kez daha anladım gençler bizden çok daha devrimci...

Malum Mart ayındayız. Kedilerin kanı kaynıyor...
Bu arkadaşta, kedileri ağacın tepesine çıkartmanın zafer sarhoşluğu içerisinde poz verdi.
Açıkçası çok yorulduğum bir gündü. Bu kare bana haftanın "BONUSU" oldu.
Fakat finali bu kare yaptı...
Minnetle.
Işığım yettiği kadar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder