16 Nisan 2012 Pazartesi

SANAYİLEŞİYOR MUYUZ, MODERNLEŞİYOR MUYUZ, YOK MU OLUYORUZ...



Bu yazıyı bu 2 fotoğraftan etkilenerek yazdım. Bu yazıyla hiçbir ilgisi olmayan bir konu için gittiğim mekanda, farklı bir konuyla karşılaştım. Bu fotoğrafın birisi bulunduğum binanın ön, diğeri arka cephesinden 1 dakika arayla çekildi. Çıplak gözle beni ürküten bu durum,"İlerleyen günlerde daha nelerle karşılaşacağız" sorusunu da beraberinde getirdi.
Havanın çok güzel, görüş mesafesinin de (denizde) en az 10 kilometre olduğu bir gündü. Günler öncesinden kafamda kurguladığım konu için yola koyuldum. Gittiğim yerde gayet iyi karşılandım, görevliler çok yardımcı oldu. Haliyle keyfim yerinde.
Ancak, gördüğüm manzara karşısında çok etkilendim.
Dilinin döndüğünce yetkilileri uyaran, halkı aydınlatan Mimar Oktay Ekinci'nin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gördüm.
Her şeyi çok bilen büyüklerimiz, her gün kalabalık bir dünya laf ediyor. Allah aşkına şu fotoğraflara bakın "SANAYİLEŞEN VE MODERNLEŞEN" İstanbul'un üstüne çöken kabusa bakın.
Kentin boğaza bakan cephesi yüksek binalarla çevrilirken, diğer tarafındaysa hava kirliliğinden dolayı göz gözü görmüyor.
Havanın kararmasıyla birlikte İstanbul bir başka kimliğe büründü.
Her ne kadar karşı çıkanlar olsa da sanayileşmeyle birlikte hayatımıza giren köprüler gece bir başka güzel görünüyor. Önüne dikilen ve ADINI BİR TÜRLÜ KOYMAYA DİLİMİN VARMADIĞI yapılar da olmasa.
AYASOFYA
YENİ CAMİİ
Buraya asırlar önce yapılmış 2 mabedin fotoğrafını koydum. Şu zerafete, estetiğe bakın. Doğal ışıktan nasıl yararlanılmış, nasıl derinlik verilmiş... Mimarlarının ellerine sağlık...


Bunlarda hiç bir kaygı taşımadan "TAŞI TOPRAĞI ALTIN" diyerek güzelim kentin içine edenler.

Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, "İlçemizde 2.07 olan emsalin 2,5 olması için büyükşehir belediyesinden talepte bulunduk. Cevap vermediler." diyor. Şimdi yukarıdaki fotoğrafa bakın allah aşkına "BU BİNALAR KAÇ EMSALDİR. BU YÜKSEKLİKLERE KİM İZİN VERİYOR?".
Kayanın ucundaki karga ben orada olmama rağmen uçmadı. Ben de akıl okudum. Karga, herhalde "YAKINDA BANA KONACAK YER BİLE KALMAYACAK KAYGISINI TAŞIYORDUR" dedim.
Bu fotoğrafı Mart ayının başında Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde çektim. Mart ayında mısırın ne işi var Allah aşkına.
Malum sanayileşen toplumlar 4 mevsim, kavundan, karpuza, hıyardan, mısıra her şeyi dilediklerince tüketiyor.

Sabun köpüklerinin hızına yetişemedim.
Bu yüzden de böyle "FLU" çıktı.
İşte hayat da böyle bir şey...


"Işığım yettiği kadar"
Minnetle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder