25 Mart 2015 Çarşamba

KIRK YILDA BİR SUCUK YİYELİM DEDİK...

Gerek eşimin gerekse benim mide problemimiz olduğu için aşırı yağlı ve baharatlı yiyeceklerden mümkün olduğu kadar uzak duruyoruz. Kırk yılın başında canımız sucuk istedi. Sabah kahvaltısında bir kaç dilim sucuğu kızartıp afiyetle yedik. Ancak ev küçük olduğu için sucuk kokusu her yere sindi. Bende çareyi tütsü yakmakta buldum. Tütsüyü yaktım ve günlük işlerle uğraşmaya başladım. Bir ara odaya girdim ve benim için olağanüstü bir manzarayla karşılaştım. Baş rolde tütsü, yardımcı oyuncular ters ışık ve hafif esintili rüzgar. Buyrun.
Gördüğüm manzara karşısında etkilenmedim dersem yalan olur. Hiçbir mizansen yok, hiçbir ön hazırlık yok. Her şey kendiliğinden oldu. 

Işık ve tütsü dumanına hafif rüzgar da eklenince tadına doyum olmaz enstantaneler ortaya çıktı.

Duman bu, kabına sığmıyor.
Pencereden çıktı soluğu bahçede aldı ve bütün evi kapladı.
Yetmedi bütün köyü kapladı. 
Bu görüntüler tamamen tesadüf eseri oluştu.
Ancak, evdeki görüntüleri sucuk sayesinde çektim. 
Bu yüzden sucuğa bir teşekkür.
Bir teşekkür de tütsüye ve pencereden içeriye dolan sabah ışıklarına.
 



Işığımın yettiği kadar...
Minnetle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder